Kaidenin
şerhi ve bölümlerinin beyanı:
Hakikatin
özürlü olmasından maksat, bir lafzı, hakiki anlamı üzere hamletmeye imkanın
olmaması demektir. Bu imkanın olmaması, hakikatın hariçte de bir varlığının
olmamasıdır. Bu durumda lafız, mecazi mana üzerine hamledilir. Birinin şöyle
demesi gibi; ben bu evimi evladımın 
üzerine vakfettim. Bu kimsenin yanında sulbünden gelen çocukları yok
ise, ancak çocuğunun çocuğu gibi torunları var ise, yapmış olduğu bu vakıf
torunlarına hamledilir. Şüphe yok ki “evlat” lafzı hakikat üzere kişinin
sulbünden gelenlere hamledilir, mecazen ise kişinin torunlarına da hamledilir.
Fakat o kimsenin sulbünden olan çocukları yok ise, bu sözü hakikate hamletmek
mümkün değildir.
Hakikatin
mümkün olmaması durumunda, terk ciheti dikkate alınır:
Mecazi
manaya itibar edilmesi, kelamın hakiki manasına değil mecazi anlamına hamledilmesi,
lafzın, hakiki manasının dışında mecazi manasının kullanılmasına gidilmesinde,
yemin edenin birinin; “vallahi şu ağaçtan yemeyeceğim” demesi gibi, bu kimsenin
sözü ağacın meyvesinden yemesine hamledilir. Her ne kadar mecaz da olsa. Şayet ağacın
meyvesinden yer ise yemini bozulur. Eğer ağacın dalından ve yapraklarından yer ise,
her ne kadar hakikat ise ( sözünün zahiri bunu gerektirse de ) yemini bozulmaz.
Çünkü bu sözün kullanılmasından maksat, hakiki mana değil, mecazi manadır.
Buna binaen
şu fıkhi kaide geldi:
“Adet’in”
delalet etmesiyle, hakikat terkedilir. Buna binaen bir kimse tarlasını beldesindeki fakihlere
vakfetse, bu “fakih”  sözünün içerisine
ictihat ehliyetinde olan fakih değil, taklidi manada ki fakihler girer. Çünkü  “fakih” lafzı örfen mukallit olan fakihlere
ıtlak edildiği için, vakfedenin sözü onlara yönelik olur. Nitekim fakih
lafzının (örfe’n bu şekildeki) kullanımı bilinen bir şeydir.
Adet’in
(örfün) delaletiyle hakikatin değil, mecazi mananın irade edilmesinde, hakikati
bırakmanın ve terketmenin  misallerinden:
yemininde (şöyle) diyen kimsenin sözünün hamledilmesidir; “Vallahi ben bu eve
adımımı atmam”; ( şayet bu kimse ) binek üzerinde eve girerse yemini bozulur, (
ama bu kimse) içeri girmeksizin adımını içeri koysa yemini bozulmaz. Çünkü onun
bu sözünden murat, (toplumda) cari olan adetin ve örfen kullanım şekline göre bir
eve girmek, bu kimsenin sözünde olduğu gibi,  içeri girmeksizin  mücerret olarak adımını içeri koymak değildir.
