Hakiki ve mecazi bir manaya hamli mümkün oldukça, bir
kelamı ihmal etmek ve manasız bir şekilde itibar etmek caiz değildir. Zira
kelamı hakiki manasına hamletme hususunda bir taazzur yok ise, kelamda aslolan
hakikat olmasıdır. Mecaza hamledilmez. Bundan maksat: kelamın kullanımı hem te’sise hem de te’kide ihtimalli ise, onu
te’sise hamletmek daha evladır. Çünkü te’sis bize yeni bir mana ifade eder.
Eski manasını içermez. Te’kidi ifade eden şey ise, eski lafzın manasının
geri verilmesidir
Buna binaen: eğer bir şahıs, sebebini zikretmeden bir
başka şahısa yüz riyal borçlu olduğunu ikrar etse ve bununla beraber o borçlu
olduğu şahsa bir senet verse, daha sonra
bir başka kimseye ikinci bir defa borcun sebebini zikretmeden o şahsa yüz riyal
borçlu olduğunu ikrar etse ve bununla. birlikte ona da bir senet verse, bu
kimsenin ikinci ikrarı te’sise hamledilir. Yani: ikinci ikrarı yeni bir borç
olarak kabul edilir, ilk borcu için verdiği senede dair bir te’kid olarak
hamledilmez.
“Kelam taazzurlu ( kullanışsız ) olduğunda ihmal olunur (
kullanılmaz)” ifadesi, fıkhi kaidelerden
bir kaidedir. Yani: bir kelamı hakikat, mecaz, te’sis veya te’kid manasına
hamletmek mümkün değilse, terkedilir. Geçersiz (lağv) olarak kabul edilir ve o kelam üzerine bir hüküm bina edilmez.
Bir kimsenin “
filan kimsenin oğlunun yaş olarak o
kimseden daha büyük olduğunu iddia etmesi gibi”. Bu sözün hakiki manasına
hamedilmesi mümkün olmaz. Çünkü kendisine çocuk nispet edilen kişi, ona nispet edilen çocuktan sene olarak daha büyüktür. Bu hamli geçerli
kılacak ve mecazın doğasına uygun
şartların bulunmamasından dolayı, onun sözünün mecaza hamledilmesinin mümkün
olmaması da böyledir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder