Kaza (hüküm)
ile fetva birer dini vecibedir, her ikisinin de fazileti, sevabı pek büyüktür,
o nispette de mesuliyetleri ağırdır. Gerek müfti ve gerek kadı ayni menbadan
hükümleri alır, alakadarlara tebliğ eder, kararını verir. Bununla beraber kaza
ile fetva arasında başlıca beş fark vardır. Şöyle ki:
1) : Fetva,
bir  hükmi şer’iyi ihbar ve tebliğden
ibaret olduğu için mülzim ( zorlayıcı, mecbur edici) değildir. Müstefti, aldığı
fetva ile amel etmesse kendisine bu hususta cebr edilmez (zorlanmaz). Kaza ise
mülzimdir verilen hükmü, mahkumun leh ( lehine hüküm verilen ) ile mahkumun
aleyh ( aleyhine hüküm verilen ) kabule mecburdur. Kabul etmezse hükümet kuvveti
ile kabule icbar edilirler.
2) : Fetva,
yalnız ihbardan ibarettir. Bunu kabul etmek bir diyanet ve kanaat meselesidir. Kaza
ise ihbar ile beraber infaz ve imza vasfını da haizdir. Kadı’nın verdiği bir
hüküm lazımlinfaz bulunur ( hükmün infaz edilmesi gerekir ).
3) : Fetvada
bir umumiyet vardır. Kaza ise hususidir. Yani; bir fetvanın hükmü bütün
müslümanlarca müsavidir. Bu cihetle fetva –İbni Kayyımın tabiri ile- bir
şeriati ammedir. Kaza ise zaruridir. Yalnız mahmukun leh ve mahkumun aleyh
hakkında verilmiş bir hükümden ibaret olduğundan bir şeriati hassa demektir. Müctehid
olan bir müfti, kaza için kavaidi ve mesaili tayin ve tavzih eder. Bunlar,  müsteftiye de başkalarına da taalluk eder. Kadı
ise bunlara göre hükm eder, muayyen ahkama riayette bulunur.
4) : Fetva,
bütün şer’i hükümlere, meselelere şamildir. Fetva, hükm altına alınacak hususlarda
cari olduğu gibi, mücerret ibadete, diyanete ait hususlarda da cari olur. Kaza ise
yalnız muamelata, ukubata müteallik, hükm altına alınması kabil hadiselerde
cereyan eder.
5) : Fetva,
dini meseleler hakkında malumat vermek mahiyetinde olduğundan resmen memur
olmayan erbabı ilim tarafından da verilebilir. Kaza ise hükümet tarafından
tevcihe mütevakkıftır. Hükme memur olmayan zatların kazada bulunmaları caiz
olamaz.
Bir de
fetva, bir rivayet yoludur. Kaza ise şehadet, bir velayet tarikidir. Binaenaleyh
şehadete, velayete ehil olmayan bir kimse bile alim olunca fetvaya salahiyeti
olabilir, kazaya ise salahiyeti olmaz. Köleler gibi.
Ehliyet ve
salahiyeti haiz olan bir zatta ise kaza ile ifta vazifeleri cem edilebilir. Nitekim
Ebu Yusuf Hazretleri, hem müfti, hem de kazıl-kuzat makamında bulunmuştu.[1]
[1]  Hukuki İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, Ömer Nasuhi Bilmen, sayfa 253-254, Bilmen yayınevi
 
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder